hayal/düş kırıklığı, sukutu hayal.
İsim
düşüş, sukut, işin ters gitmesi, mevki ve itibarını kaybetme.
İsim
zavallı duruma düşmek
Fiil
cömert olduğu anlaşılmak
Fiil
birinden taraf olmaya karar vermek
Fiil
birinin yanında yer almaya karar vermek
Fiil
birini desteklemeye karar vermek
Fiil
sosyal seviyesi düşmek
Fiil
bir zamanlar iyi günler görmüş olmak
Fiil
(a) zorlamak, mecbur tutmak, çullanmak, tepesine binmek.
Mother came down on me to clean my room. (b) cezalandırmak.
The courts are going to come down heavily on young criminals. (c) şiddetle azarlamak.
The teacher came down on me for talking in the class.
birinin yakasına yapışmak
Fiil
birini çok ağır eleştirmek
Fiil
birini cezalandırmak
Fiil
birinin üzerine gitmek
Fiil
kazanan tarafta olmak
Fiil
birini desteklemeye karar vermek
Fiil
birinden taraf olmaya karar vermek
Fiil
birinin yanında yer almaya karar vermek
Fiil
yavaş yavaş indirmek
Fiil
(sonuca) varmak/ulaşmak, müncer olmak.
What do our choices in this matter come down to?
dilenci durumuna düşmek
Fiil
gerçeğe dönmek, Hanyayı Konyayı anlamak, kafasına tak demek, ayakları suya ermek.
elden ele geçip birine ulaşmak
Fiil
dönüp dolaşıp birinin eline gelmek
Fiil
her şey eninde sonunda birşeye dayanmak
Fiil
her şeyin başı birşey olmak
Fiil
(a) (birinin) üstüne yürümek, (b) itham etmek.
(a) (hastalığa) yakalanmak/tutulmak, müptelâ olmak.
I think I'm coming down with a cold: Galiba
nezle oluyorum/nezleye yakalanıyorum.
bir hastalığa yakalanmak
Fiil
daha iyi günler görmüş olmak
Fiil
(fiyatlar) birden düşmek
Fiil
gerçekçi olmak, gerçek âleme dönmek, hayal kurmaktan vazgeçmek.
neredeyse otobüsün altında kalmak
Fiil